Skip to main content

“Bu araçların zarar verme amaçlı da kullanılabilmesine engel olmak için yeterince çaba göstermediğimiz açık. Bu durum yalan haberler, seçimlere dış müdahale, nefret söylemleri ve program geliştiricileri ile veri gizliliği için de geçerli. Bu çok büyük bir hataydı. Benim hatamdı ve özür dilerim.” Mark Zuckerberg

ABD’de yapılan 2016 başkanlık seçimi çalışmaları için Facebook 87 milyon kullanıcının verilerini Cambridge Analytica adlı şirkete sızdırmış ve konu büyük tartışmalara sebep olmuştu. Facebook kurucusu Mark Zuckerberg ise geçtiğimiz günlerde ABD Senatosu önüne çıkarak ifade verdi. Verilerin seçmenleri yönlendirmek için kullanılmasıyla patlayan bu süreç, Facebook’un dramatik şekilde değer kaybetmesine de neden oldu. Peki bu kadar gürültü kişisel verilerin izinsiz kullanımı nedeniyle mi kopuyor, yoksa başka bir şey mi var?

Konu ‘Gizlilik’ mi yoksa ‘Güvenlik’ mi?

Zuckerberg Senato’daki sorgusunda yöneltilen sorulara cevap verirken, takip eden herkes kendini çok önemli hissetmiş olabilir. Özellikle Senatör Whip Durbin’in yönelttiği soru sosyal medyada paylaşım rekorları kırarak yayılıyor: “Sayın Zuckerberg, dün gece kaldığınız otelin adını bizimle paylaşır mısınız?”. Tüm salon gülerken Zuckerberg de gülerek “Hayır” deyince Senatör, “Sanırım her şey bundan ibaret, gizlilik hakkınız” dedi ve sorgulamayı izleyen herkes için ‘Mahremiyet’ haklarının hesabının sorulduğu bir an yaşandı. Bu duygusal olarak mutluluk verici bir gelişme olabilir elbette, kişisel verilerin önemi üzeri etkili bir adım. Ancak yeterli mi, daha da acı şekilde soracak olursak konu gerçekten kişisel veriler mi? Öyle görülüyor ki kişisel verilerin gizliliği konusu üzerinden dönen tartışmalara rağmen, Zuckerberg’in sorgulanmasının en önemli nedeni mahremiyet ihlali değil, Cambridge Analytica’nın kullandığı verilerle geliştirdiği çerçevenin ABD adına bir ulusal güvenlik zaafiyeti yaratılmasına sebep olmasıydı.

Zuckerberg Cambridge Analytica’nın verileri sildiğini söylediğinde güvenmemeleri gerektiğini, bu konuda hatalı olduklarını söylüyor. Elbette bu bir hata, ama Cambridge Analytica verileri sildiğini mi söyledi, yoksa anonimize edip kullanmaya devam ederek, bunların artık kişisel veri değil

anonim veriler olduğunu mu kastetti bunu da bilemiyoruz. Soruşturma sürdükçe farklı detaylar ortaya çıkacaktır.

Zuckerberg Cambridge Analytica ile yaşananların ayrıntılarını incelediklerini ve kullanıcıları veri paylaşımı konusunda uyardıklarını söylerken, Cambridge Analytica da Twitter hesaplarından açıklama yapıyordu. Zuckerberg’in sorgusu ise Facebook da dahil birçok sosyal medya platformundan canlı yayınlanıyordu. Artık böyle bir dünya da yaşıyoruz.

Etik, mahremiyet ve güvenliğin birbirine karıştığı bu gündem, gitgide gelişen teknolojilerin hayatımıza dokunduğu noktaları çok güzel özetliyor. Peki bunca sarsıntı, hesap sorma ve yaygara insanlık için olumlu gelişmelerin habercisi olacak mı? Bu sorunun yanıtını kimse bilemiyor.

Bu yazı, Dünya Gazetesi’nde 20 Nisan tarihinde yayımlanmıştır.

Umut Özbağcı
Datassist Bordro Servisi
CIO