Skip to main content

Elon Musk, Mark Zuckerberg gibi sansasyonel isimlerin tartışmaları bir yana; yapay zeka ve robotik, üzerine konuşmak ve düşünmek zorunda olduğumuz bir günümüz gerçeği. Yarın bambaşka sorunlarla uğraşmamak adına robotik ve yapay zekayı ayrı ayrı ve birlikte tanımlayacak hukuki ve moral çerçeveler üzerine düşünmekse şimdilik insana ait bir sorumluluk.

Ünlü bilimkurgu yazarı Isaac Asimov, robotların davranış sınırlarını belirleyen, insanın güdümünde kalmalarını sağlayan ve insana zarar vermelerini engelleyen Üç Robot Yasası’nı belirlerken aşağı yukarı bunu yapmaya çalışıyordu.

Elon Musk ve Mark Zuckerberg arasında alevlenen yapay zekanın korkutucu geleceğine ilişkin tartışmaya, geçtiğimiz günlerde Rus Lider Vladimir Putin’de katılmış ve yapay zekada zirveye yerleşen ülkenin tüm dünyayı yöneteceğini söylemişti. Gündeme oturan bu tartışma ve söylemlere her gün bir yenisi eklenirken, süreci ve teknolojinin hayatımıza getirdiği yenilikleri etik ve hukuksal bir çerçevede incelemek konusunda tartışmayı rayına sokan bir bilim insanı oldu.

New South Wales Üniversitesi’nde yapay zeka üzerine çalışan profesör Toby Walsh bu hafta Wired Magazine’de yayımlanan ve hemen ardından Financial Times, Bild ve USA Today gibi gazetelerde haberleştirilen yazısında verimsiz tartışmalar yaparak zaman geçirmek yerine yapay zekayı denetleyecek ve en etkin şekilde kullanılmasını sağlayacak yasal çerçeve üzerine çalışılması gerektiğini vurguladı.

Toby Walsh, Facebook algoritmalarının siyasi tartışmaları belirlemesine, Amazon’un perakende sektöründeki hakimiyetine ve Google’ın arama ağı üzerindeki tekeline bakarak yapay zeka teknolojilerinin aşındırıcı etkisini görebileceğimizi söylüyor. Bu doğrultuda yapılması gereken ise, yapay zeka ve robotik teknolojilerinin kullanımını ve üretimi üzerine geliştirilecek hukuki düzenlemeler olarak belirleniyor.

Walsh’un dikkat çektiği en önemli noktalardan bir diğeri ise AlphaGo’yu temel alarak yaptığı düşünce pratiğinde gizli. Go oyununda kendini kanıtlayan ve satrançtan sonra Go’da da robotlara yenilmemize sebep olan yapay zeka yazılımı AlphaGo bir sabah uyandığında insanlığı yok etmeye karar vermeyecek. Ya da gezegeni ele geçirmek için tüm insanlığa bir savaç açmayacak. Tüm yapacağı sıradaki hamle konusunda insandan daha iyi tahminler yapmak konusunda kendisini geliştirmek olacak. Zira bu korkutucu yetenekler, AlphaGo’nun kodunda yok!

Makineler ve yapay zeka insanlığı esir etmeyecek olsa da, insanın en büyük sorunu yine insan olacak gibi görünüyor. Uluslar/topluluklar ve bireyler arasındaki eşitsizlikleri artıran, bazı insanları işsiz bırakacak olan, siyasi tartışmalar yaratan ve ordular tarafından kullanılarak savaşları daha da yıkıcı hale getirecek olan ‘yarım akıllı yapay zeka uygulamaları’ asıl sorunumuz olarak göze çarpıyor.

Yapay zeka ve üçüncü dünya savaşı ilişkisini düşünmek yerine; otonom araçlar, insansız fabrikalar, tanı koyan yazılımlar ve diğer onlarca ‘insansız’ teknolojinin gelişimiyle ortaya çıkacak işsiz yığınlar sorununu düşünmek ve çözüm aramak daha doğru görünüyor. Ya da bir insanın yaralandığı bir kazaya sebebiyet veren otonom aracın şoförü olarak aracı kullanan yazılımı mı yargılayacağız, henüz bu tip konularda pek bir fikrimiz yok.

Henüz bilincini keşfetmemiş, kendini ve yaptıklarını anlamlandıramayan yapay zeka ve robot teknolojilerinin yaptıklarının sonuçlarını ve sorumluluklarını uzun bir süre bizim üstlenmemiz gerekecek. İnsanlığın ve geleceğinin şimdilik tek bir düşmanı var ki o yapay zeka değil, biyolojik zeka. Yani, ta kendimiz.

Üçüncü Dünya Savaşı’nı robotlara karşı değil, kendi aramızda taşlar ve sopalarla yapacağımız tahmini halen daha yakın bir ihtimal gibi görünüyor.

Bu yazı, Dünya Gazetesi’nde 29 Eylül 2017 tarihinde yayımlanmıştır.

Umut Özbağcı
Datassist Bordro Servisi
Müşteri İlişkileri ve İş Geliştirme Yöneticisi