Artık, müşteriye ulaşma açısından her türlü imkanın teknolojinin izin verdiği ölçüde denendiği bir çağda yaşıyoruz. Hâliyle, bundan on yıl önce bir toplantıda önerildiğinde insanların gülüp geçebileceği pek çok şey artık mümkün. Hatta pek çoğu da demode oldu! Becaon ise, modaya yön vermeye devam ediyor.
Müşteri sadakati ise üzerinde kafa patlatılan, tonlarca teoriye konu olan, pek çok satış stratejisi geliştirilen bir kavram. Beacon Teknolojisi de, bu stratejilerden birisi. Temel bir özet bilgi geçmemiz gerekirse; herhangi bir mağazanın önünden geçtikten sonra o mağazanın indirim günlerinin cep telefonunuza mesaj olarak gelmesi diyebiliriz. Hatta bu teknolojiden hareketle mobil uygulamalar, çeşitli web girişimleri ve bir sürü yeni büyük-küçük oluşumlar geliştirildi.
Peki Beacon gerçekten de müşteri sadakatini sağlar mı? Yoksa sizi birer küçük “siber-zorba” gibi mi gösterir? Öyle ya; denge mühim! Bilgi ve iletişim teknolojileri ile bireye ya da gruba yapılan teknik veya ilişkisel zarar verme davranışları, siber zorbalık olarak nitelendirilirken; sizin onay almadan göndereceğiniz (üstelik sadece bir kez değil) SMS’ler veya e-postalar bu kapsama girmeyecek mi?
İşte buradaki ince detay “onay almak” kavramından geçiyor. 1800’lü yıllardan bu yana süregelen vampir efsanelerini hatırlayın: Bir vampir bile, davet edilmediği eve giremez.
Sadakatin Yolu, Onaydan Geçer
Beacon Teknolojisi sayesinde network’ünüze dahil edeceğiniz müşteri adaylarınızın veya halihazırdaki müşterilerinizin daha sadık olmasını istiyorsanız yolunuz ilk olarak onay fasilitesinden geçiyor. Tabii bu aşamada şunu da unutmamak lazım: Onlar sizden günaşırı mesaj / mail almak için onay vermedi. Ayarı tutturabilmek çok mühim!
Başlangıçta deneme-yanılma yoluyla gidersiniz ama bir ay içinde bu iletişimin sıklığı netleşecektir. Gelelim en son aşamaya. Yani içeriğe! Sayfalarca makale yazsak, bu konudan çıkamayız. O yüzden temel bir bilgiyle bu kısmı sonlandıralım.
Sade olun, doğru olun. Yani vermek istediğiniz mesaj hem net bir şekilde takipçilerinize ulaşsın, hem de doğru olsun. Her yönüyle.
İndirim mi veriyorsunuz? En alta küçük puntolarla “Ama 250 liralık alışverişinize” diye yazmayın. Açık açık, “250 Liralık Alışverişinize 15 Lira İndirim” diye yazın. Böyle yazınca da saçma mı geldi? O zaman indirim oranınızı arttırmaya bakın!
Bu yazı, Dünya Gazetesi’nde 11 Ağustos 2017 tarihinde yayımlanmıştır.