Skip to main content

Günümüz iş dünyasında karşımıza çıkmaya başlayan yeniliklerden biri de sosyal medya kontrolü. Şirketler artık güvenlik, referans ve adli kontrolleri  yapmaya devam ederken, bu sürece Facebook, Twitter ya da Instagram gibi sosyal medya varlıklarımızı kontrollerine ekliyorlar. Özellikle orta-düzey yönetici ve üstü pozisyonlarda gerçekleştirilen bu çevrimiçi kontroller oldukça ilginç sonuçlar ortaya çıkarabiliyor.

En yaygın durumlardan olan ‘çevrimiçi/çevrimdışı karakter farklılıkları’ konuya dikkat çekildikçe düzelme eğilimi gösterse de, internette bir şekilde dolaşımda olan tüm bilgilerimizi kontrol altında tutmadığımız durumlarda geçmişimizden kaçamayacağımızı acı şekillerde öğrenebiliyoruz.

İş hayatımızda ya da ilişkilerimizdeki sonuçları bir yana günlük hayatımızda en olmadık anlarda çevrimiçi paylaşımlarımız önümüze dikiliyor. ABD Gümrük ve Sınır Koruma Birimi, 2016 Aralık ayından itibaren ülkeye giriş yapan kişilerden sosyal medya bilgilerini istemeye başlamıştı. Facebook, Google Plus, Instagram, Youtube ve Linkedin hesaplarınızdan birini seçerek formdaki alanı doldurduğunuz bu sistemin; geçtiğimiz 8 ayda onlarca kişi için ABD’ye giriş yapamama sebebi olduğundan bahsediliyor.

Çevrimiçi mecralarda günlük hayata oranla daha radikal ve daha köktenci davranışlar sergileme eğilimi, üzerine bilimsel araştırmalar yapılan bir gerçeklik. Peki bu durumu yaratan çevrimiçi/çevrimdışı karakter ayrımlarımız mı dersiniz? Yoksa çevrimiçi her veri ve her bilginin silinebileceği ve bizimle yaşamayacağını düşünmemizi sağlayan yanlış kanımız mı?

Bu yazı, Dünya Gazetesi’nde 25 Ağustos 2017 tarihinde yayımlanmıştır.

Umut Özbağcı
Datassist Bordro Servisi
Müşteri İlişkileri ve İş Geliştirme Yöneticisi