Skip to main content

Teknoloji hızla değişiyor, ekonomi kırılganlığını sürdürüyor, tüm dünya büyüme ve refahın yeni yollarını arıyor. Endüstri 4.0 ise üretimin yeni doğasını belirleme işlevini yerine getiriyor. Geleceğe yönelik stratejiler geliştirirken teknolojinin ve üretimin birlikte ilerlediği bu endüstriyel dönüşüme yenik düşmemek, rekabet etme gücünü yitirmemek için bilinmesi gerekenler neler olabilir?

Dünya Ekonomik Forumu, 2018 Küresel Rekabet Raporu’nu yayınladı. Kurumlar, altyapı, bilgi ve iletişim teknolojilerine uyum, makroekonomik istikrar, sağlık, yetenek, ürün piyasası, işgücü piyasası, finansal sistem, piyasa büyüklüğü, hareketlilik ve yenilik üretme gücü adımlarından oluşan rapor, bu yarışın nasıl önde götürülebileceğine ışık tutuyor.

Rekabet Gücünü Yaratmak

Daha hızlı büyüme ve ekonomik dalgalanmalara dayanıklılık için, verimlilik odaklı hareket etmek gerekiyor. Elbette bu hareket tarzı için gelir düzeyi belirleyici bir faktör olsa da, yukarıdaki adımlardan yalnızca birinde zayıf olmak dahi ülkeleri bu yarışta geriye düşürebiliyor. Bu nedenle çok yönlü ve terzi işi bir strateji geliştirerek temel rekabet gücüne sahip olmak son derece önemli görünüyor.

Güçlü kurumlar, güçlü altyapı ve hesap verebilirliği yüksek bir finansal sistem… Bu yarışta gerçekten var olmak bu saydıklarımızı birer arzu nesnesi olmaktan çıkarıp, zorunluluklar olarak yeniden önümüze koyuyor.

İyi ekonomi, Güncel teknoloji ve Güçlü sosyal yapı

Teknolojik dönüşümün şafağında toplumsal yapıları ve elbette refahı gözden çıkarmak söz konusu dahi olamaz. Çünkü yeni düzende rekabet edebilmek için en önemli faktörlerden biri olarak, dönüşüm stratejilerini uygularken itici güç olacak insanların mücadele gücüne sahip olması ve sürece inanması gerekiyor.

Kitleleri koruma adı altında konvansiyonel sayılabilecek bazı işleri ve bazı ürünleri korumaya çalışmak, dönüşüm sürecinde çok da iyi bir fikir değil. Bunun yerine yeni politikalar belirlemek, güvenliği sağlamak, işgücüne yatırım yapmak, vergi sistemi üzerine yeniden düşünmek gerekiyor. Yeni bir sosyal refah deneyimi tasarlamak Endüstri 4.0 uyumluluğu için temel bir koşul.

İnovasyon, bir sözcükten daha fazlası!

Teknoloji ve bilimin üstel büyüme sürecinde tüm ülkeler ve yapılar için ortak bir zorunluluk söylemek gerekse, bu mutlaka inovasyon olurdu. Oysa birkaç gelişmiş ülkeyi kenarda tutacak olursak, insanlığın geneli için en zayıf nokta inovasyon gibi görünüyor. Nitelikli bilimsel yayınlar, esaslı patent başvuruları ve gerçek(!) Ar-Ge süreçleri inovasyon yaratmanın ön koşulları. Bunların yanında bir dizi başka gereksinim de rol alıyor; yıkıcı inovasyona sırt dönmek yerine sahip çıkmak, girişimciliğin risklerine karşı alınan önlemler, işgücü çeşitliliğinin sağlanması ve yatay hiyerarşiye sahip kurumlar.

Elbette içinde ‘yenilik, değişim, dönüşüm’ geçen bunca önerinin arasında unutulmaması gereken iki nokta var ve bu her iki noktanın, esaslı bir rekabet gücüne erişmek ve bu gücü korumak için geliştirilmesi şart: ‘Uyum’ ve ‘süreklilik’. Yeni olana hızlıca uyum sağlamayı ve daha yeni için sürekli çabalamayı unutmamak gerekiyor.

Bu yazı 9.11.2018 tarihinde, Dünya Gazetesi’nde yayımlanmıştır.

Umut Özbağcı
Datassist Bordro Servisi
CIO