Skip to main content

Bu yazı Dünya Gazetesi’nde 28 Temmuz 2017 tarihinde yayımlanmıştır.

Geleceğin teknolojileri üzerine konuşurken hep gündemimizde olan yapay zeka, robotik veya herhangi bilgi teknolojileri çözümleri bir yana, bu alanlarda gerçekleştireceğimiz gelişimi sağlayacak birkaç spesifik ürün bulunuyor. Günlük hayatımızda görmezden gelsek de, endüstriyel gelişim konusunda yapılan birçok araştırmada geleceğin teknolojileri için en önemli nesneler olarak belirlenen üç şey karşımıza çıkıyor: Sensörler, Piller ve İmplantlar.

Elbette bu üç nesnenin geleceğimize etkileri genellikle doğrudan değil, daha dolaylı yollarla olacak. Pil teknolojilerinin gelişmesi ile, güç kaynaklarına bağımlı olmaksızın verim alınabilecek makineler üretebileceğiz. Sensörler yardımıyla özellikle endüstriyel alanlarda gözümüz, kulağımız ve burnumuz olacak robotların kullanımında daha etkin bir noktaya ilerleyecek ve hatta üretim hatlarımızı salt mekatronik değil duyusal bir çerçevede geliştirmeyi de başaracağız. İmplantlar ise özellikle fiziksel bütünlüğümüzün ve varlığımızın korunması hususunda insanlığın taşıyıcısı olacak. Endüstriden günlük hayata, sağlıktan duygulara birçok alanda teknoloji entegrasyonu bu üç nesne aracılığıyla gerçekleştirilecek.

Sensörler

Mekanik ve elektroniğin birleşimiyle mekatroniğe giden yolculuğumuzun ana unsurlarından olan sensörler, ortamda çeşitli hallerde bulunan verileri algılamak için kullanılarak makinelerimizi, yazılımlarımızı ve sistemlerimizi beslediğimiz duyu organları olarak hayatımıza girdiler. İnsanların çevrelerinde olup bitenleri duyu organlarıyla algılamasına benzer şekilde makineler de sıcaklık, basınç, nem ve buna benzer değişkenleri sensörler yardımıyla algılarlar.

Bu endüstriyel kullanımla hayatımıza giren sensörler artık hayatımızın her anında karşımıza çıkabiliyor. En basit haliyle akıllı telefonlarımızdaki uyku düzenimizi ölçen uygulamalar ya da aktivitelerimizi raporlayan sağlık uygulamaları bedensel verilerimizi nasıl topluyor dersiniz? Elbette sensörler yardımıyla.

Her insan duyu organlarıyla topladığı verileri yorumlayarak hayatını daha keyifli, daha bilgili ve daha üretken yaşamak konusunda ya da daha basitiyle ‘yaşamak’ konusunda eylemler alır. Duyu organlarımızın becerileri  arasında hayati farklar olmasa da, her insan duyu organlarının topladığı verileri farklı yorumlar. Bilgi teknolojileri günümüzde sensörlerin topladığı verileri yorumlamak konusunda henüz bebek adımlarıyla yürüyor demek mümkün. Yapay zekanın da gelişimiyle sensörlerden gelen veriler çok daha farklı bir yorumlama mekanizmasına tabi olacak. Gelecek bu konuda oldukça aydınlık görünüyor.

Piller

Pil deyince günlük hayatta kullandığımız kalem pil ve türevleri aklımıza gelse de, biz burada daha geniş anlamıyla kimyasal enerjinin depolanabildiği ve elektriksel bir forma dönüştürülebildiği aygıtların tümünü kastediyoruz. Telefon, tablet, bilgisayar gibi cihazlarımızdan aşina olduğumuz piller; elektrikli taşıtlar, kendi enerjisini üreten akıllı evler gibi unsurların hayatımıza girmesiyle kullanım alanlarını da gitgide genişletiyor.

Evde, ofiste ve kafelerde duvara yapışık yaşamak zorunda kalmamızın nedeni de elbette enerji canavarı mobil cihazlarımız ve onları beslemek konusunda zorlanan pilleri. Her ne kadar enerji kullanımının daha verimli hale getirilmesi önemli bir unsur olsa da, enerjiyi saklayacak olan piller konusunda yaşayacağımız her gelişme bizi teknolojik açıdan büyük bir dönüşüme götürecek.

Önümüzdeki yıllarda bir depo akaryakıt üzerinden verimlilik yarışına soktuğumuz taşıtlarımız tarihe karışmaya başlayacak, elektrikli araçlarımızın tam şarjla kaç km yol yapabildiğini tartışacağız.

İmplantlar

İmplant deyince aklınıza ne geliyor? Diş ve çene sağlığımız için yerleştirilen metal çiviler ya da daha güzel görünmek için giriştiğimiz estetik operasyonlarla kavuştuğumuz çeşitli sentetik dokular?

Tahmin edebileceğiniz üzere implantlar bundan çok daha fazlasını anlatıyor. Sözlük anlamı olarak vücut içerisine ve canlı dokulara yerleştirilen cansız maddeleri ifade eden implantlar, günlük hayatımızda belirli alanlarla bağdaştırmış olsak da yakın zaman içerisinde yeni başlayacağımız iş için ya da vatandaşı olduğumuz ülkenin yasaları gereği vücudumuza kabul etmemiz gerekecek bir nesne olacak gibi görünüyor. İlk olarak Newfusion isimli Belçika merkezli marketing ajansı çalışanlarının giriş-çıkış kontrolleri ve hatta her türlü özel erişim yetkilerini vücut bütünlüğü içerisinde tutmak için, her çalışanının eline bir RFID implantı uygulamasıyla gündeme gelmişti.

İşin iş hayatı boyutu biraz ürkütücü görünse de tıbbi ve teknolojik alanda implantların kullanımı neredeyse sınırsız bir potansiyele işaret ediyor. Bu işaretin peşinden geleceğe koşmak ise kişilerin tercihine bırakılmış bir durum gibi görünmüyor.

Umut Özbağcı
Datassist Bordro Servisi Müşteri İlişkileri ve
İş Geliştirme Yöneticisi