Dünya teknoloji ve bilim ekseninde koşar adım ilerlerken, biz inatla günlük dertlerimiz ve sıradan açmazlarımızın girdabında boğulmayı mı tercih ediyoruz? Yoksa bu bir tercih olmaktan ziyade, varlığından asla şüphe etmediğimiz özgür irademize rağmen nehrin akışında sürüklenmek mi?
Daha iyi şartlara sahip olmak, kaliteli bir yaşam sürmek, ihtiyaçları çoktan çözmüş olup lüksler arasında tercih yapmak… Ortalama 79 yıl olarak belirlenen insan ömrü yine bu ömür içinde tüketilecek meta biriktirmek için fazla kısayken, bilgi biriktirmek ve gelecek nesillere aktarmak için oldukça verimli bir süre.
İçinde yaşadığımız zamanın ruhu uyuşturucu bir etki yaratıyor olsa da bilim, teknoloji ya da çok basit günlük hayatı kolaylaştıran bilgilere erişmek için önce bir silkinmek gerekiyor. Bilimsel ve teknolojik gelişmeler ışığında yükselen uygarlık 2.0, endüstri 4.0, yapay zeka, robotik gibi konulara bir ucundan dokunmak için ne gerekiyor? Önce kalkıp silkinmek, sonra kendimizi tanımak ve ‘düşünme’yi ve ‘tasarlama’yı tekrar hatırlamak… Peki bunlar nasıl olacak? Her gün yapıyoruz sanıp hiç yapmadığımız konulara gelin birlikte göz atalım.
Başarısızlık Özgeçmişi
Günümüz iş dünyasında varolmanın standartlarından olan özgeçmiş hazırlama işini hiç yapmamış olan yoktur sanıyoruz. En iyi okulları en yüksek notlarla bitirdik, en önemli seminer/eğitimlere katıldık, gerekli/gereksiz demedik sertifika topladık, çok iyi anlayabildiğimiz ama pratik eksikliği nedeniyle pek de iyi konuşamadığımız(!) diller öğrendik ve bunların tümünü özgeçmişimize doldurduk. Peki bunca ‘başarı’, başarısızlık deyip tarihe gömdüğümüz anlarımızın ve anılarımızın sırtında yükselmiyor mu? Başarısızlıklarımızı, üstünde oturup yaklaşana tekme savurduğumuz sandıktan çıkarma zamanı geldi, geçiyor.
Oxford, Harvard, MIT ve Princeton gibi dünyanın en önemli eğitim kurumlarında kariyerini inşa eden Alman psikolog Johannes Haushofer; Twitter üzerinden paylaştığı CV’sinde kendisini geri çeviren üniversitelerin, başarısız olan projelerinin ve kazanamadığı bursların listesini paylaşınca inanılmaz bir etkileşim ortaya çıktı. Başarısızlıkla başarı arasında tek farkın otorite, değerlendirici ve doğanın bizi yanlışlaması olduğunu düşünecek olursak başarısızlığın kıymeti daha net görülebiliyor. Başarıya ulaşmak istediğimiz alanda bize ‘dur’ diyen ne varsa, aşmamız gereken de ‘dur’ diyeni ikna edene dek tekrar denemek oluyor. Başarısızlıkları toprağa gömmek, ortadan kaldırmak ve hiç yaşanmamış gibi yapmak hiçbir fayda sağlamıyor.
Bugüne dek başaramadığımız ne varsa, gömdüğümüz yerlerden çıkarıp not etmenin tam zamanı. Herkesin bir başarısızlık özgeçmişi olmalı. Yere düşüp sürünerek ilerlemek yerine, düştüğünüz yerde ayağa kalkmak daha doğru görünüyor.
Düşün Yaz Çiz
Gerçek bir problem üzerine düşünmeyeli ne kadar oldu? ‘Olur mu öyle şey’, ‘Böyle soru mu olur’ demeden önce de bir düşünün.
Kredi taksitinin ödemesi geldiğinde elde yeterli para olmaması önemli bir problemdir. Ama bu problemi kalıcı bir şekilde çözmek için yapmanız gereken birkaç günlüğüne borç alabileceğiniz birini aramak, yeni bir kredi çekmek, krediye konu alan metayı satıp krediyi büyük oranda kapatmak (!) gibi seçenekler olmasa gerek.
İçinden çıkılmaz gördüğümüz için çözmeyi ertelediğimiz sorunlar hayatın her anında karşımıza çıkar. Hatta yalnızca günlük hayatlarımızda değil; bir parçası olduğumuz iş dünyasında, bilimsel ve akademik alanda ya da teknoloji alanında bu tip ötelenmesi makbul sayılan sorunlar çoğu zaman düşünmekten kaçma bahanesi görülerek çözümsüzleştirilir.
Oysa içinde bulunduğumuz dünya temiz suya ulaşamayan, salgınlardan kırılan, temel yaşamsal haklardan mahrum insanları barındırdığı gibi; Mars’a yolculuğumuz için bilimsel ve ekonomik problemleri aynı anda çözmek üzere düşünen insanları da barındırıyor. ‘Üzerine düşünülmeyen ve elbette düşülmeyen açlık’ öldürürken, üzerine düşünülen ‘Mars’a yolculuk’ ihtimalden kesinliğe doğru ilerliyor.
Düşün, yaz ve çiz. Eline tebeşir almayı özlemiş olabilirsin, beyaz tahtaya board markerla yazmak sana daha uygun olabilir, A3 boyutunda bir kağıda yazıp çizmek daha konforlu hissettiriyor olabilir.
Odysseus Anlaşması
Homeros’un eseriyle aynı adı taşayan mitolojik kahramanı Odysseus; Truva Savaşı’nın bitişiyle evi olan İthaka’ya dönmek için gemisiyle bir yolculuğa çıkar. Mitolojik bir ırk olarak tasvir edilen Siren’lerin, insanın aklını başından alan şarkılar mırıldandıkları bir adanın önünden geçecektir. Ancak Odysseus’un da bildiği büyük bir sorun vardır, Sirenler’in şarkılarını duyan denizciler adaya doğru yaklaşmak isterler ve gemileri kayalara çarparak parçalanır ve gemideki herkes boğulur. Bu sonu yaşamak istemeyen, ama Sirenler’in sesine de kayıtsız kalamayacağını bilen Odysseus arzularıyla baş edebileceği bir ortam hazırlamak üzere bir plan yapar. Adamlarına kendisini gemi direğine bağlattırır. Sirenler’in seslerinden etkilenmemeleri için tüm mürettebatına kulaklarını balmumuyla kapatmalarını emreder. Böylece Odysseus, Sirenler’in büyüsüne kapılıp gemiyi adaya doğru sürmelerine istese de adamları onu dinlemeyecektir.
Gelecekte bizi bağlayacak kararları bugünden alarak, gelecekteki kendimizi bu anlaşmaya taraf yapmaya; Homeros’tan dinlediğimiz bu hikayeyi temel alarak Odysseus Anlaşması diyoruz. Makul düşünme yetimiz hala elimizdeyken, kendimiz ve geleceğimiz için kararlar almak kulağa nasıl geliyor?
Yalnızca maddi yatırım yaparken ‘para biriktiremiyorum, bari krediye girip ev alayım, mecburen öderim’ minvalinde kullandığımız bu konsepti hayatımızın farklı alanlarında neden kullanmayalım? ‘Şeytana uyma’ eğilimimizi koşulları hazırlayıp, zamanı geldiğinde uyacak şeytan bulama ortamını hazırlayarak yönetemez miyiz?
Bir programlama dili öğrenmek, düzenli bir şekilde spor yapmak, herhangi bir konuda uzmanlaşmak için ‘makul ve mantıklı ben’ olarak, kendi olası Odysseus anlaşmalarınız üzerine düşünün.
Gelecek sürekli büyüyen ihtişamı ve bir o kadar ihtişamlı sorunlarıyla gelirken sizi yarına hazırlayacak olan neden mitolojik bir kahraman olmasın?
Bu yazı, Dünya Gazetesi’nde 8 Eylül 2017 tarihinde yayımlanmıştır.
Umut Özbağcı
Datassist Bordro Servisi
Müşteri İlişkileri ve İş Geliştirme Yöneticisi