Gün içerisinde elimizden düşürmediğimiz ve sürekli kontrol ettiğimiz telefonlarımız aracılığıyla bulaşan bir virüs, sosyal medya. Böyle ifade ederej ‘zararlı’ bir şey olarak yaftalamak istemesek de bilimsel çalışmalar gösteriyor ki stres, kaygı ya da kıskançlık gibi sırtımıza yük bazı duygu durumlarının kaynağı olarak sosyal medya öne çıkıyor.
Hayatlarımızda önemli bir yeri işgal eden sosyal medya uygulamaları gerçekten ruhsal ve fiziksel sağlığımızı tehdit edebilecek kadar tehlikeli olabilir mi?
Bu sorunun yanıtı ne yazık ki, evet. 2009-2012 yılları arasında 100 milyondan fazla Facebook kullanıcısının bir milyara yakın paylaşımını inceleyen Kaliforniya Üniversitesi araştırmacıları, iyi ya da kötü ruh halinin insanlar arasında yayılmasına etkilerini ortaya koydu. Kötü ruh halinin yayılma hızı ve etkisinin iyiye oranla daha yüksek olması ise sürpriz olmasa da ürkütücü.
Sosyal medya kullanımının yıprattığı bir başka şey ise ilişkiler. Gerek duygusal, gerekse sosyal ilişkilerimizde daha kıskanç, daha kaygılı ya da daha ihtiraslı olmamız ilişkide bulunduğumuz insanların sosyal medya hareketliliği ile örtüşüyor.
Elbette sosyal medyanın hep kötü yanlarına eğilmek çok doğru değil. 700’den fazla öğrenci ile yapılan bir araştırma gösteriyor ki, değersizlik hissini ve umutsuzluğu çevrimiçi iletişimin kalitesi etkiliyor. Olumlu çevrimiçi etkileşimler kişilerin depresif ruh hallerinden arınmasına yardımcı oluyor.
Bu yazı, Dünya Gazetesi’nde 19 Ocak 2018 tarihinde yayımlanmıştır.
Umut Özbağcı
Datassist Bordro Servisi
Müşteri İlişkileri ve İş Geliştirme Yöneticisi