Saatler, günler, haftalar, yıllar… Zaman git gide daha hızlı geçmeye başlıyor. Oysa hafta daha yeni başlamıştı. Tatil ne ara bitiverdi? Derken 2018 gelivermiş.
Son zamanlarda çevrenizden de sıkça duymuş olabileceğiniz, zamanın ne kadar da hızlı akmaya başladığına ilişkin bir söylem hayatın her anında karşımıza çıkıyor. İşte, evde, okulda, tatilde ya da herhangi bir yerde… Herkesin dilinde olan bu fenomenin bir nedeni olsa gerek.
Singapur James Cook Üniversitesi’nden Dr. Aoife McLoughlin gerçekleştirilen araştırmaların sonucunda, zamanın hızlanmasıyla ilgili algımızın nedenlerinin teknoloji ve teknoloji odaklı toplum olduğunu belirtiyor. Bu önemli bulgu doğrultusunda ortaya çıkıyor ki, sürekli iletişim halinde olmak zamanın çok hızlı aktığı yorumları yapmamıza neden olduğu gibi, daha hızlı çalışmamıza ve zaman baskısını daha çok hissetmemize de neden oluyor.
Akıllı telefonlar, bilgisayarlar ve hayatımızdaki yerlerine gittikçe daha da artıran her türlü teknolojik cihaz, zamanla olan ilişkimizi ve algımızı geri dönülemez bir şekilde sarsmış durumda. Her ne kadar teknoloji ile olan bağımızı koparamayacak ve koparmak istemeyecek olsak da, Dr. McLoughlin’in de dillendirdiği şu klişeyi de es geçmemek gerekiyor. Bir an için durup, gülleri koklamak için bilimsel bir nedenimiz var. Çünkü zaman akıp gidiyor.
Bu yazı, Dünya Gazetesi’nde 22 Eylül 2017 tarihinde yayımlanmıştır.
Umut Özbağcı
Datassist Bordro Servisi
Müşteri İlişkileri ve İş Geliştirme Yöneticisi