Nobel Ekonomi Ödülü’nü alan Richard Thaler’i biliyor musunuz? Bir dönem Hindistan Merkez Bankası yöneticiliğini de yapan Thaler, ekonomi ve psikoloji disiplinleri arasında kurduğu bağlantılar ve elde ettiği teorik altyapı ile davranışsal ekonominin ortaya çıkıp hızlıca büyümesi nedeniyle bu ödüle layık görüldü.
Peki, davranışsal ekonomiyi kendi işinize nasıl uygularsınız?
Thaler’in savunduğu tezleri, çok basite indirgeyerek özetlemek gerekirse: İnsanların bireysel katılımına bağlı olan organ bağışı gibi kampanyaları, grubun tamamının dahil olduğu fakat isterlerse ayrılabilecekleri şeklinde bir seçeneğe endeksleyerek refahın arttırılabileceği savını taşıyor.
Davranışsal ekonomi, Pazar payındaki değişimleri, insanların irrasyonel davranışlarına bağlayan bir alan. Borsanın, güneşli günlerde % 50 ve üzeri bir artışla kapanması; insanların havanın kendilerine sunduğu “umut” dürtüsüyle hareket ettiklerine işarettir misal.
Bir pazarlama stratejisi belirlerken, sosyal medya paylaşımlarından mailing bültenlerine dek; mekanik ifadelerdense davranışsal dürtülerle insanların katılım sağlayacağı yollara başvurmanız her zaman en doğru yöntem olacaktır.
Matematik güzel ama, psikoloji?
Bir de, takip süreci var tabii ki. Yaptığınız hamlelerin raporları önünüze matematiksel sonuçlarla gelir; yorumlarken bir sürü sıfırlar, birler, üçler gözünüzün önünde gidip gelir.
Rakamların ardındaki faktörü görebilenler, rakamları da arttıracaktır. O faktör de, psikolojidir. Herhangi bir süreci yorumlarken, o sürecin etkenlerinin tamamını göz önünde tutmak gerekir: O gün insanların sizin üretiminize cevap vermekten imtina edeceği ulusal bir gelişme mi vardı? O ay, yıllık izin kullanımları had safhada olduğu için insanlar size dönüş yapmakta zorlanmış olabilir mi?
Matematik güzel ama, unutmayın: Sayıların da psikolojisi vardır!
Bu yazı, Dünya Gazetesi’nde 20 Ekim 2017 tarihinde yayımlanmıştır.