Skip to main content

Teknolojinin iş hayatındaki yeri ve sağladığı kolaylıklar arttıkça freelance çalışmaya bakış hem işveren hem çalışan için daha olumlu oluyor. ABD başta olmak üzere tüm dünyada uzaktan ve bağımsız çalışmanın, geleceğin öncü işgücü olacağı düşünülüyor olsa da, freelance çalışma ne işveren ne de çalışan için o kadar da kolay değil.

Evden çalışma kulağa aşırı konforlu ve rahat gelse de, bu yalnızca işin psikolojik yönü. Sınırsız zaman, keyfe keder çalışma temposu ya da huzur içinde işe odaklanmak gibi şeyler tamamen olmasa da büyük oranda tatlı bir hayal.

Evden çıkmak zorunda olmasanız, ayılmanız ne kadar sürer? Bu soruyu kendimize sorup yanıtlamak bile işin zorluğunu gösterebiliyor. Plazaların öğlene kadar ayılmaya çalışan, öğlen yemeğinden sonra da ağırlık ve rehavetin etkisiyle bayılmamaya uğraşan çalışanlarla dolu olduğunu düşünecek olursak, evde olmak kurtarmıyor aksine işi daha da zor hale getiriyor.

Freelancer olmak için mücadele etmek gereken en önemli konuların başında bu ‘işin başına oturma’ gelse de, tek dert bu değil. Günlük hayatımızın virüsü sosyal medyayla aramıza mesafe koymak, esnekliğin dozunu ayarlamak da zorluk çekmek ve işi normalden uzun zamana yaymak, fiziksel şartların baskısı (her zaman evde tek başınıza olmuyorsunuz ya) gibi dertler de cabası. İşin şakası bir yana bunlar freelancer olmanın ya da evden çalışmanın yalnızca çalışanın önüne serdiği zorlu şartlar. İşveren tarafında ise, ilk büyük engel elbette güven oluyor. Günün sonunda çalışan da işveren de değişen işgücü koşullarına adapte olabilmek için çaba sarf etmek zorunda. Geleceğin iş dünyası, pek öyle uzakta sayılmaz.

Bu yazı, Dünya Gazetesi’nde 6 Temmuz 2018 tarihinde yayımlanmıştır.

Umut Özbağcı
Datassist Bordro Servisi
CIO