Skip to main content

Bu yazı Dünya Gazetesi’nde 4 Ağustos 2017 tarihinde yayımlanmıştır.

Birçoğumuz için web (‘www’ şeklinde kısalttığımız World wide web’i kısaca bu şekilde anıyoruz)  büyük oranda Google’dan, bir ihtimal Yandex ya da Bing’den ibaret olsa da aslında bundan çok daha fazlası. Google, Yandex, Bing ve farklı ölçeklerde onlarca benzeri arama motorları tarafından indekslenmeyen ve dolayısıyla aramalarımızda karşımıza çıkmayan binlerce web sitesi ağın karanlık yüzünü oluşturuyor.

Öncelikle şunu bilmek gerekiyor ki internet ve web aynı şey değil. İnternet ilk 60’lı yıllarda ortaya koyulan ve bilgisayarların birbiriyle konuşmasını temel alan bir teknolojik iletişim altyapısıdır. Web ya da World Wide Web ise, 90’ların başında İsviçre’nin Cenevre kentindeki parçacık fiziği araştırma laboratuvarı CERN’de keşfedilen, internet altyapısı üzerinde çalışan bir iletişim sistemidir. Çok da sıkıcı olmaya başlamadan özetlemek gerekirse web, sunucularla konuşmak için kullanılan HTML ve HTTP protokollerinden oluşur ve İnternet’in üstünde çalışır.

Web ise çok bilimsel bir yaklaşım olmasa da kendi içerisinde 3 ana başlıkta kavramsallaştırılıyor: Surface web (Yüzey), Deep web (Derin), Dark web (Karanlık). Yüzey en baştada saydığımız arama motorlarınca indekslenmiş ve bu motorlar üzerinden ulaşılabilen günlük hayatımızda da sıkça kullandığımız ortamı anlatıyor. Deep web bu arama motorlarınca indekslenmemiş tüm içeriği anlanıyor. Dark web ise adı gibi işin karanlık boyutunu önümüze seriyor; arama motorları aracılığıyla erişilemeyen, anonim olmanızı sağlayacak araçlar kullanarak ulaştığınız ve belirli yetki protokollerine sahip olmanızı isteyen bir ağ. En bilindik Dark web mecralarından biri artık sıkça duyduğumuz Tor Network.

Dark web’i bu kadar ünlü kılan ise elbette insanoğlunun merakı diyebiliriz. Silahtan uyuşturucuya, her çeşit istismar içeriğinden kiralık katillere kadar geniş bir yasadışı ürün/hizmet pazarına ev sahipliği yaptığı söylenen Dark web korku ve uzak durma hissini doğururken, elbette bir yandan da merak uyandırıcı bir ortam oluyor.

Alexandre Cazes’i nasıl bilirdiniz?

Silah, uyuşturucu vs. gibi geniş bir yasadışı ürün/hizmet ortamı sunan Dark web bunu nasıl yapıyor? En bilindiklerinden biri Silk Road (sanal ipek yolu) olan sanal marketler üzerinden ve para birimi olarak Bitcoin gibi kripto paralar kullanılarak bu yasadışı ticaret gerçekleştiriliyor. Tor Network üzerinde yaptığı hareketler sırasında ardında bıraktığı izler FBI tarafından takip edilerek 2013 yılında San Fransisco’da yakalanan Silk Road kurucusu Ross Ulbricht kara para aklama, silah ve uyuşturucu ticareti suçlarından ömür boyu hapis cezası alarak tutuklanacaktı.

Elbette Silk Road Dark web’deki tek market değildi. Hansa, Valhalla ve son dönemde gündem olan AlphaBay gibi marketler yasadışı ticari faaliyetlerini sürdürmeye devam ediyordu.

Alexandre Cazes ve sahibi olduğu AlphaBay market bu noktada konumuza dahil oluyor. Geçtiğimiz aylarda faaliyetlerinde aksamalar olduğu bildirilen AlphaBay birçok yabancı haber portalinde haber olmuş ve dikkatleri üzerine çekmişti. Kullanıcılar site yöneticilerinin var olan parayı çalıp kaçtığını düşünüyordu. Ta ki ABD, Kanada ve Tayland’ın güvenlik güçlerinin ortak çalışması ile AlphaBay kurucusu Alexandre Cazes’in tutuklandığı haberi gelene dek.

AlphaBay üzerinden çalıntı kredi kartı bilgileri, veritabanları ve uyuşturucu gibi yasadışı ürünler satıldığı biliniyordu. Sadece 2017 yılı içerisinde satılan kredi kartlarından elde edilen gelirin 5 milyon doların üzerinde olduğu ve sistemde bir gün içerisinde 600.000 dolar ile 800.000 dolar arası işlem gerçekleştiği tahmin ediliyordu.

5 Temmuz’da gözaltına alınan Cazes, Tayland’da bir hapishaneye yerleştirildi. Cazes tutuklandığında 4 adet Lamborghini ve Tayland para birimine çevrilmiş olarak 11.7 milyon dolar para ile birlikte ele geçirilmişti.

Olayın en tuhaf kısmı ise bundan sonra yaşandı. Bangkok Post’un haberine göre Cazes ABD’ye iade edileceği gün, bir cezaevi bekçisi tarafından hücresinin banyosunda havluyla kendini asmış halde bulundu. Yetkililer Cazes’ın intihar etmediğini, daha doğrusu öldürüldüğünü düşündürecek hiçbir ipucu olmadığını söylüyor. Elbette hakim olan algı bu açıklamayı pek de yeterli bulmuyor.

Ağ’ın Karanlık Yüzü olarak da tasvir edebileceğimiz Dark Web’de işlem gerçekleştiren kullanıcı ve marketleri ise tedirgin bir ruh hali sarmış durumda. Carnegie Mellon Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri ve Kamu Politikaları profesörü Nicolas Christin, geçtiğimiz günlerde online haber portali Wired’a bu durumu şöyle açıkladı: “AlphaBay gibi bir mecra gidince, pazarın diğer oyuncuları çok fazla baskı hissetmeye başlıyor. Bu onlar için bir çeşit altyapı stres testi.”

Dünya ve insanlık bir yandan önlenemez bir teknolojik yükselişle her alanda geleceği inşa etmek üzere çaba gösterirken iyisi, kötüsü ya da doğrusu, yanlışıyla insana ait olan her şey bir şekilde varlığını korumayı ve hatta büyümeyi başarıyor. Buna yalnızca Ağ’ın değil, bizim karanlık yüzlerimiz de dahil gibi görünüyor.

Umut Özbağcı
Datassist Bordro Servisi Müşteri İlişkileri ve
İş Geliştirme Yöneticisi