Skip to main content

Teknoloji ve bilim tarihin her aşamasında günlük hayatı dönüştürse de, bu dönüşümün hızı hiçbir zaman günümüzdeki kadar yüksek olmamıştır. Bu muazzam gelişim hızı içerisinde sürekli alışkanlık değiştirmek zorunda kalsak da bu durumu çok da fazla dert etmiyoruz. Değişmeye alıştık ve bu alışıklık hali gitgide daha çok içimize siniyor. Değişmemeyi, uzun süreli ‘aynılık’ları hoşnutsuzlukla karşılar hale geliyoruz. Değişim, dönüşüm müptelaları olarak geleceğe yürüyoruz.

Peki, biz değişim ve dönüşüme bu kadar alışmışken, başımıza daha neler gelecek derseniz? Gelin gündemdeki teknoloji haberlerine bir de bu gözle bakalım.

Cebimdeki Öğretmen

Teknolojinin değiştirdiğini gördüğümüz, daha da güçlü değişimler beklediğimiz alanların başında elbette eğitim geliyor. Üretim, sanayi ve teknolojiden doğrudan ilham alan ya da bu saydıklarımız tarafından belirlenen bir eğitim yöntemi yaklaşık 300 yıldır uygulanıyor. Ufak tefek değişimler artık yetmiyor, eğitimde teknolojinin etkisiyle bir devrim bekleniyor desek abartmış olmayız. Yeni üretim ilişkileri, sanayinin ve buna bağlı işgücünün dönüşü de elbette eğitimin yeni çağına geçişimizi hızlandırıyor ve bu hız bir noktada patlamaya dönüşecek.

Devrim midir tartışmalı olsa da, Apple’ın da eğitim alanına el attığını görüyoruz. Öğretmenler için geliştirilen yeni ücretsiz Apple uygulaması Schoolwork kullanıma sunuldu. Apple tarafından düzenlenen eğitim etkinliğinde Chigago’da tanıtılan uygulama, eğitim materyallerinin sınıflarda kullanılan tabletler yardımıyla sunulmasını sağlayacak, öğretmenlerin öğrencilerin gelişimini ve derslere ilgisini kolayca takip edebileceği bir platform olarak hizmet verecek.

Tek başına pek anlamlı gelmeyen bu gelişmeyi teknoloji şirketlerinin eğitim alanına kancayı takması olarak okumak, konuyu daha doğru anlamayı sağlayabilir. Zira bu alanda Apple tek başına değil, hatta eğitim alanının asıl lideri Google ve oldukça ucuza ulaşılabilen tablet/bilgisayarı Chromebook. Gelecek her anlamda eğitimde.

Para nerede?

Küçük bir günlük hayat deney fikri vererek başlayalım, hiç kağıt ya da bozuk para görmeden, taşımadan ne kadar süre yaşayabilirsiniz? Eğer taşra olarak ifade edilebilecek bir bölgede ya da ıssız bir adada yaşamıyorsanız, bu deneyi oldukça uzun bir zaman dilimi boyunca sürdürüp sonunda sıkılıp bir ATM’den para çekmeye koşabilirsiniz. Şaka bir yana, fiziksel para ile olan ilişkimiz büyük yaralar almış durumda ve arkası da gelecek. Ödeme alışkanlıklarımız, değişen günlük hayat aktivitelerimizin başında geliyor. Güvenlik teknolojilerinin gelişimi de ödeme yöntemlerinin dönüşümünü hızlandıran bir unsur elbette.

Kredi kartları ve nakit kartların her yanı sarışına nasıl adapte olduk hatırlayan var mı? Artık bırakın bakkalları birçok semt pazarında bile kartla alışveriş yapabiliyorsunuz. Nakit taşımak üzere tasarlanmış cüzdanlardan kartlıklara geçiş çok eski sayılmaz. Şimdi bir adım daha ileri atıyoruz ve mobil ödemeleri kullanmaya başlıyoruz. Market alışverişlerinde, kahve zincirlerinde ya da birçok farklı alışveriş ortamında mobil ödeme imkanları sunulmaya başlanıyor. Mağazada mobil ödemeler, kredi kartı ile yaptığımız ödemeleri yakın bir gelecekte geçecek.

Gelecek cebimizde para değil, yalnızca bilgilerimizi içeren teknolojik bir ya da birkaç aygıt taşıdığımız bir şeye benzeyecek gibi duruyor. Ve bu gelecek çok uzak değil.

Bu yazı, Dünya Gazetesi’nde 6 Temmuz 2018 tarihinde yayımlanmıştır.

Umut Özbağcı
Datassist Bordro Servisi
CIO